13 Kasım 2014 Perşembe

Sporla ilgili güncelleme

Resmen aylar yıllar geçmiş ve ben yine yazmayı atlamışım.. Tirbiyisiz bin!

Fırçamı yer otururum aşağı beybiler. Bu arada güncelleme dedim ya, aslında hepinizi kandırdım başlıkla :) Siz şimdi ben spora başladım, yürüyorum, pilates toplarıyla çılgın atıyorum sandınız değil mi? Yooo dostum yoo.. Ben hala spor yapmama kararımın arkasındayım. Bununla ilgili mantığımı daha önce söylemiş olabilirim, ya da kendi içimde şizofrenik şekilde söyledim sanıyor da olabilirim. İstikrarlı bi tembel olarak tek tek yazdıklarımı okumak yerine burada sıfırdan anlatmayı uygun buluyorum, ivit.

En temele inmek gerekirse.. Bende düzenli spor yapacak popiş yok! Olsaydı zaten bu blogun adı "fit kızın günlüğü" olurdu. Lakin senelerce hareketsiz yaşama, malak gibi yatış keyfi eklendiğinde halimiz şekil A1'deki gibi oluyor. Peki ben bu göbeğe rağmen neden hala spor yapmıyorum? Bunun bi kaç nedeni var. 

1- Diyet iradesinde on numero fantastik iş çıkartıyor olabilirim, ama spor iradesi gerçekten çok daha farklı bi şey. İşten yorgun argın geldiğimde ya da sadece mızmız günlerimde diyet için gerekli tek şey biraz tavuk ve fırın iken yürüyüş kararımın enerji, giyinme, kapıdan dışarı çıkabilme, patiler ağrısa bile yürüyebilme ve duş perdesiyle desteklenmesi gerekiyor ve ben bunları yazarken bile yoruldum. 

2- Yediklerime dikkat ettiğim sürece kilo almama şansım varken spora alışan bünye bırakıldığı an "bödöffff" diye salıyor kendini. En başa dönerek bende hayat boyu spor azmini geçtim fikri bile yokken, 10 kilo vericem diye gaza gelip sonra da spordan sıkılınca gelen kiloların depresyonunu yaşamak.. Nayır nolamaz!

Yürüyüş için motivasyon budur :)

El özet sürdürülebilirliği olmadığı için sporu hayatıma sokmuyorum. (Çok entel dantel kelimeler kullanıyorum ay ay) "E bi saattir "no spor no cry" konuşuyorsun - hani lan güncelleme?" diyen arkadaşlarımız için sıradaki cümle geliyor. Hareket ediyorum canlar. 

Metrobüse yürümek eskiden işkenceyken şu an kendim için yaptığım iyi bi şey. Yürüyen merdivenler var ya? Hah benim için yok onlar artık. Dukan amca asansörü bırakın diyordu; altıncı katta oturan popişim bunu henüz uygulamıyor ama günde 4 defa merdiven çıkmak bile bi gelişmedir bence. Ayrıcaaa yakın mesafelere yürüyerek gitmek eskisi gibi gereksiz gelmiyor, aksine isteyerek yapıyorum. Mesela dün akşam kargo şubesine gidip oradan da eve geçmek için araba/taksi/otobüs/minibüs düüüt yerine taban gücünü tercih ettim. Sonuç mu? Nurtopu gibi 1,5 saat yürüyüş :)) (Gerçi Cicoş çok yoruldu ama o da yürüsün accık değil mi? Bi yandan üzüldüm ona, bi yandan da iyi bi şey yapıyor diye mutlu oldum - karışık duygular içerisindeyim sevgili günlük..)

Bu arada dün gece kendimle de inanılmaz gurur duydum. Geçen bahar otobüs durağından eve 10 dakikalık yolu arada mola vererek - i luv banklar - 15 dakikada tamamlıyordum. Dün gece gıkım çıkmadan, nefesim kesilmeden o kadar yürüdüm ya.. En minik beden eteğimin içine girmek bile o hazzı veremezdi bana! Artık normal insanlar gibi hareket edebiliyorum, obezliğim yüzünden gezmelerden tozmalardan mahrum kalmak zorunda değilim :) Bunu hissetmek.. Bambaşkaymış be canlar! 

Şimdiki hedefim ise merdiven çıkarken tıkanmamak. Düz yolları hallettik ama merdivene hiç alışkın olmayan bünyeciğim hala zorlanıyor. Şimdilik 4 gün oldu, umarım iki hafta sonra buraya "artık normal insanlar gibi merdiven çıkabiliyorum laaaaaaaaaaaaan" mutluluk çığlıkları yazabilirim. Bekleyeceğiz göreceğiz..

Hareket etmekle ilgili kafamdaki kalıpları yıktım da diyebiliriz buna sanırım. Eskiden tuvalete arabayla gidecek kadar salmışken şu an attığım her adımı kendime yapılan iyilik olarak görüyorum. E bu kafa da beni mutlu ediyor, mutlu oldukça daha fazla adım atmak istiyorsun.. Eskiden mutsuzluk - yemek kısır döngüsüne girerdim (açıklamaya gerek var mı sizce?), şimdi ise mutluluk - hareket döngüsünde geziyorum. Sanırım en önemli güncelleme de bu - yürümeyi eziyet eden düşman gibi görmek yerine beni seven arkadaşa dönüştürdüm. Mesela az sonra yan ofise geçip ayakta duracağım bi 10 dakika kadar, akşam da markete uğrayıp alışveriş yapacağım ve bunlar yeni Esra için öfflenecek şeyler değil, kendini düzeltmek için yeni imkanlar.

Aferin bana! :)

Unutmadan güncellememi de şuracığa bırakıp kaçayım...

Güncel kilo 76,6 (7li rakamlar oy oy oy)
Verilen kilo 15,4
Kalan kilo 9,7

Oooooo yolu yarılamak da neymiş ayol? :))

6 Kasım 2014 Perşembe

Dukan diyeti için pahalı diyorlar - öyle mi?

Zaman ne çabuk geçiyor değil mi beybiler? Ben daha iki gün önce yazdım sanarken meğerse bi haftadan fazla geçirmişim de haberim olmamış! Böyle günlük tutulur mu? Hiiiç sanmıyorum.. Cık cık cık! 

Kendimi ayıplama bölümünü geçip asıl konuya haşırt diye giriş yapacağım. Malum aybaşı - maaşlar yatıyor, kiralar ödeniyor, boşalan buzdolapları tekrar dolduruluyor.. Sağım solum önüm arkam (cebimde durmasa da) para olunca ben de mutfak alışverişimi düşünmeye girdim bugün.

Eskiden aldığım şeylerin hiçbirinin fiyatını bilmezdim. İnsanlar bunu garip karşılasa da ben hala mantıklı buluyorum - sonuçta ihtiyacım olan ve mutlaka alacağım bir şeyin neden fiyatını kontrol edeyim ki? Başka bi yerde daha ucuz olması mümkün, ama aylık alışveriş yapmaya gitmişken oradan çıkıp tek ürün için farklı bi markete geçecek popiş bende yok. Şu günlerde de aynı alışkanlığım devam ediyor aslında ama merak ettiğim için fiyatlara bakıyorum. Sonuçta diyete başladım diye bütçeyi dağıtmaya gerek yok değil mi?

Keşke para ağacımız olsaydı..

Dukan'ı araştırırken saf protein diyeti olduğunu görünce önce bi gözüm korktu ve dürüst olmak gerekirse gözümün korktuğu kadar varmış. Öncelikle balık çok pahalı - iki lüfere 38 TL verdim geçen gün ve resmen içime oturdu. Gerçi yanında rakı içemedikten sonra lüferin ne anlamı var? :) Konserve ton balıkları da çok ucuz sayılmaz, ama en azından daha doyurucu ve çantada heryere geliyor benimle! Et, kıyma vs kilosu 35 TL diyeceğim ortalama. Fakat insancıl boyutlarda yediğim zaman o kadar pahalı gelmiyor. Bi kilo etten 4 öğün iki kişilik yemek çıkarabiliyorum, bu durumda kişi başı 4 TL gibi bi et masrafı var ki bence çok fazla değil. Biftek nuar gibi dilim etlerde ise bu rakam 10'a kadar çıkabiliyor. Hindi füme ilginç bi şekilde pahalı - xl olarak satılanları 10 TL civarında, sanırım en çok tükettiğim arkadaş da bu olduğundan ben paket paket alıyorum. Genelde ikincisi %50 indirimlerini yakalayabiliyorum, o zaman fantastik oluyor. Yoğurt süt peynir her evde var, ama nedense light olanları normallerden daha pahalı (hem yağını alıyorsun kullanmak için, hem de bana daha pahalıya satıyorsun, mantığını bilen var mı?) Yulaf kepeği ve süttozu 6 TL civarı paketi; kepek 2 haftadan fazla gidiyor ama süttozu pufff! Tatlandırıcı 20 TL'ye yakın sanırım ama şansıma o da bereketli - ben 2,5 ayda bi paket bitirdim.

Buraya kadar battık değil mi beybiler? Evet, bi dünya para verdik Dukan diyeti için. Oysa bu parayı cepten vermedik biliyor musunuz? Başka yerden alıp proteine yatırdık aslında. Normal insanlarda farklı işliyor bu süreç biliyorum ama ben kendi evimden örnek vereceğim. Bi kilo kıymayı büyük pizza yerine koyuyorum dolabıma; hindi fümeyi salam/sucuk/sosise say; yulaf kepeğini pastaneye gömdüğüm poğaça/açma/börek/ekmekle eşleştirdim; tatlandırıcı her gün aldığım çikolata desen - ki kaba bi hesapla aylık 50 tl civarı; tavukları falan da KFC/MC/Burger'la bir tutsam.. Sürekli eve alınan cips kuruyemiş kek gibi abur cuburları eklemiyorum bile! Sonucu bulabildiniz mi canlar? 

Arada dışarıdan söylemeyi durdurmaya çalışsak da genelde haftada en az iki defa da dışarıdan yerdik biz. Hatta yemeksepeti'nden son 6 siparişimi buldum şimdi (ki tüm siparişleri buradan vermediğimizi tekrar ekliyorum; paket servis olarak eve alınan çiğköfte börek gibi yiyecekleri de hesaba katalım..)



Üstten ikinci Dukan'a karar verme aşamasındayken sabah kahvaltıda lahmacun + pide söylediğimizin kanıtı; ve bi açıdan kesin başlamamın nedeni.. (Kendime çüşş demem gerektiğinin de en büyük sinyali) Temmuz'dakiler ise.. Sadece normal hayat, belirli bi şey değil aslında. Bu arada 6 kişilik party box, 6 lahmacun falan var ya, onları hep iki kişi yidik biz (az öküz değilmişiz kabul ediyorum). El özet, Temmuz'da 10 günde 105 TL'yi sadece 4 öğüne vermişiz. Yediklerimizin tamamen sağlıksız olduğu gerçeğini de önüme koyup düşünüyorum.. Aga ne yapmışım ben??? Nasıl yapmışım? Maddi durumum süper değilken hangi kafayla vermişim bu kadar parayı? Neden bünyeme bu kadar zarar vermişim? Daha da önemlisi neden Cicoş'a bunları yapmışım?? (Obezlik psikolojisini daha önce anlattığımı/yaşadığımı/hissettiğimi biliyorum ama hala dehşetle okuyorum üstte yazdıklarımı) Neyse, kendimi sorgulamayı başka zamana bırakıyorum. Dukan'da 105 TL benim için en az 1 hafta yemek demek - yani 21 öğün. 

Normal ev yemeklerinin yapıldığı bi evi düşünürsek Dukan'ın bütçeyi zorlayacağını söyleyebilirim ama. Bakliyat, makarna, pirinç gibi daha uygun malzemelerin kullanılmadığını; hamurişiyle öğünün geçiştirilemediğini hesaba katarsak tahminen %30 gibi bi artış olacaktır. Ancak.. Bu normal evin içinde obez bireyler varsa ve kilo vermek için mutlaka destek alacaklarsa, en ucuz diyetisyenin de aylık 200 TL tutacağını hesaba katmak gerekiyor. Bu %30'dan daha mı uygun olur, sanmıyorum.

O yüzden ne yapıyoruz? Ucuz ve sağlıklı besleniyoruz, sporumuzu efendi gibi yapıyoruz ve kilo vermek için bütçemizi sarsmıyoruz :) Teoride fantastik.. Fakat pratikte bunu beceremeyen benim gibi obezler için - hoşgeldin Dukan!