El özet - bugün hesapladım da iki yılda 22,5 kilo vermişim. 22,5 - zayıf insanların yarısı kadar ayol! Sayıları vermek gerekirse (artık alıştım sayılır) üst noktam ilaç kullanırken 102 kg olmuştu, şimdi ise 79,5 kiloyum. Hayatım boyunca hep kiloluydum ve sürekli diyetteydim ya, eski diyetisyen deneyimlerinden birinde "100 kilonun üzerine çıkarsam intihar ederim herhalde" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Oysa iki sene önce tartılana kadar sınırın üzerine çıktığımı farkında bile değildim - hep tartı korkusundan bunlar işte. Hani herkes evlendiğimde 52 kiloydum der ya, ben gelinliğin içinde kaç kilo olduğumu bilmiyorum. O kadar çekiniyordum sayılardan. Hatta başka bi itiraf geliyor; kilo vermeye karar verene kadar evimizde tartı bile yoktu! (Oysa şimdi her sabah ilk işim tartılmak, nereden nereye...)
Değişimi ekleyeyim de özetini geçerken görsel olsun elimizde.
Şimdilik 22,5 kg fark :) |
İlk fotoğraf en kilolu halim değil diye tahmin ediyorum . Ama her obez gibi ben de fotoğraf çektirmekten nefret ettiğim için sadece bunu bulabildim. Ortadaki diyetisyen kontrolünde 16 kilo verip 6sını geri almış ben, en sondaki ise şimdiki halim. O değil de, kilolarla beraber saçlar da değişmiş mi sürekli ne? ;)
Daha önce de beden algımda bozukluk olabileceğini iletmiştim. Kendimden ultra nefret ettiğim dönemde bile aynada bu kadar şişman olduğumu fark etmiyordum hiç. Şimdi bu üç fotoğrafı yan yana gördüğümde ilk halimle nasıl insan içine çıkabildiğimi düşünüyorum hala. Bu şekilde dışarıda gezdim ettim ve kendimi hala güzel hissediyordum. Depresyona girmeme açısında olumlu bir savunma mekanizması olabilir aslında, bilemiyorum. Ama bi açıdan da beynimizin bizi savunmak yerine uyarması gerektiğini de düşünmüyor değilim.
Yıllardır senede iki kez diyete giren, 5-6 farklı doktorla zayıflamayı deneyen biri olarak neden diyetsiyenlerin benim için etkili olmadığını çok rahat anlatabilirim aslında. Son gittiğim doktoru çok sevdim işin aslı ve benim için en uygun olanı da oydu. En azından bilgisayardan çıktı almak yerine değerlerime baktıktan sonra beraber liste oluşturmamızı sağlayabiliyordu. Tatlı manyaklığım için her gün çikolata yememe izin vermişti, istediğimde hamur işi, istediğimde içki ekleyebiliyorduk listeye. Üstelik çok da hızlı kilo verdim sayılır - 4 ayda 16 kilo. Peki neden yürümedi dersiniz? Hem maliyeti çok gelmeye başlamıştı (ayda 400 TL), hem rahatsızlandığım için devam edebilecek konumda değildim, hem de çok sıkılmıştım. Sıkılmış olmam en önemli nedendi aslında, diğer ikisi sadece bahane. Evet her şeyi yiyordum ama kibrit kutusu ve gram değerleriyle. Kepek ekmeğinden sandviç yaparken dilimlerin 25 gram olması için bir kısmını kesip atıyordum mesela. Çikolatamı alırken kalorisini kontrol etmek zorunda kalıyordum, akşam 7'den sonra bi şey yiyemiyordum.. Hayatım boyunca buna devam etmem mümkün değildi zaten!
Nitekim devam edemediğim için de 6 kiloyu hooop diye geri aldım ve ortadaki fotoğrafla devam ettim hayatıma. Başka bi itiraf daha geliyor - oradaki yeleği kışın her gün giyiyordum. Ofistekilere sıcak tuttuğu için üniforma niyetine kullandığımı söyledim hep (depoda çalıştığım için göze batmıyordu zaten) ama aslında çift katlı ve dökümlü olması nedeniyle göbeğimi ve sırtımı sakladığı için hep üzerimdeydi. Hatta kış gelse de yeleğimin içinde saklansam diye Ekim'i iple çektiğimi bilirim. Çok acınası bi durum! Yelekten medet umacağına boğazını tut ve göbeği erit aslında değil mi? Değil. Zayıflamaktansa saklanmak çok daha kolaydı - hem istesem de veremezdim ki! İradesizdim ben, zayıftım, beceriksizdim.. Depresyonun tüm şartları kabak gibi önümdeydi. Kendime inancım hiç yoktu ve bol kıyafetler en iyi dostumdu. Diyetisyen dönemindeki gazım (arada kaçamaklar yapsam da) aldığım kilolarla puf diye kaybolmuştu.
3 ay önce ise Dukan'la tanıştım. "Aaaa dünya üzerinde denemediğim diyet kalmamalı" düşüncesiyle araştırdım, kararlaştırdım ve başladım. Yaklaşık iki hafta kitabı dahi almadan internetin altını üstüne getirdim. Sonra kitabı aldım, iki hafta da okuduktan sonra araştırdım ve iflah olmaz etobur olarak başladım. Dukan'la ilgili çok detaya girmeyeceğim, bu blog neredeyse onun üzerine kurulu diyebilirim. 9 haftada 12,5 kilo verdim, bu süreçte sadece iki defa zorlandım ve genelde sağlıklı hissediyorum kendimi. Hiç kaçamak yapmadım, hiç başarısız olacağıma inanmadım.. Bunlar benim için yeterli.
Peki bu yazıyı niye yazdım? Bu konuya niye taktım? Bugünlerde motivasyonum tavan aslında, hala kaçamak yapmadan deli gibi yiyerek zayıflamaya devam ediyorum. İşe girdiğim için mecbur yürüyüşe de başladım.. Ama düşündüm ve 22,5 kg vermiş olmamın nasıl bi başarı olduğunu fark ettim. İşin ilginç tarafı bu yazıyı günlük olsun, ileride kilo alırsam yine döner okurum diye yazmıyorum - bu sefer kendime inancım sonsuz. Rahat hissettiğim kiloya kadar ineceğim ve orada kalacağım! Normalde blogumu günlük olarak kullanıyordum ya, sadece bu seferlik bunu insanlarla paylaşmak istedim. Çünkü biliyorum ki kendinden nefret eden tek umutsuz obez ben değilim ve "ben bile" yapabildiysem herkes yapabilir.
Haa unutmadan; o yelek yaz başında çöpe gitti :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder