10 Aralık 2016 Cumartesi

Temizlik zamanı!!

Ay resmen sinirim geçmiyor. Kedimi yetersiz hissetme depresyonunu yansıtarak agresifliğe geçtim, bu sefer de her şeye saldırasım var. En iyisi aylardır dokunmadığım evime bir gireyim de bitsin bu enerji :) Üzerinde iki bira patlatırım olur biter..

O değil de, insanların bana kendimi suçlu hissettirebilmesini ne zaman ve nasıl engelleyeceğim bilmiyorum. Beni delirtiyorlar, sonra da tepki verince "tribin ne zaman geçecek?". Buna da hem sinirleniyorum, hem de kötü bi şey yapmışım gibi üzülüyorum. "Lan, bende mi sorun var? Abartıyor muyum? Aşırı mı tepki veriyorum?" Geçen bi arkadaşla konuşurken kadınlar olarak içimizdeki kezbanla dışımızdaki güçlü kadının sürekli çatıştığına karar vermiştik - o mevzu işte. Aslında basit olması lazım - sen beni istemezsen (nedenleri çok da önemli değil bence) ben de uzaklaştırırım kendimi. Bunda triplik ya da kezbanlık bi durum yok ki! Sonuçta sığındığımız o güçlü kadın da aynı tepkiyi vermez mi?

Haaa unutmadan, dün akşam o "emeklerimin boşuna sayıldığı" işyerinden destek teklifi aldım. Gerçi bu sefer saatlik ücretimi verip anlaşma yapacaklarmış (lütfettiler!) ama yine de istemiyorum. Bi yerden, birinden, bi şeyden soğuyunca gidiyor aga. Bu teklif beni rahatlatmak yerine daha da sinirlendirdi tabi o ayrı..

Diğer konulara da girmek isterdim ama girmicem. Kahve - sigara - temizlik.

Offff...

Çok mutsuzum lan

7 Aralık 2016 Çarşamba

Yet-er-siz!

Bi süredir kendimi çok kötü hissediyorum beybiler. Son iki günde zirve yaptığı doğrudur ama öncesi de var aslında düşününce.

Bi saat önce uyumam lazım diye yatağa girdim - geberiyorum yorgunluktan. Yarım saat mal mal ağladıktan sonra "kaldır poponu da yaz rahatla" bari dedim kendime ve aylar sonra yazmaya karar verdim.

Özet geçmek gerekirse.. Kendimi yetersiz hissediyorum - hem de her konuda!

İlk patlayan iş oldu sanırım. Eski işyerime dördüncü kez girdim (onlar çağırıyor valla); şu an canıma okunuyor. O kadar çok farklı bölümde çalıştım durdum ki her boku biliyorum ve bu çok kötü bi şey. Madem her şeyi biliyorsun, o zaman neden her şeyi sen temizlemiyorsun mantığında üzerime kilitlenen işin haddi hesabı yok. En son bugün patladım, direktörüme "panpacım bunlar yetişmez" derken buldum kendimi. Peki nooldu? "Yetişir; yetişecek!" E yetişmiyor!! Bi ara dellenip "aga bu işi benden hızlı yapıp bitirecek adam buluyorlarsa getirsinler beraber sikelim" dediğimi hatırlıyorum - o kadar çığrımdan çıktım. Sonra düşündüm; bu kadar yoğun tempoda çalışıp bi yere varamamak bana kendimi acayip yetersiz hissettiriyor.

Dur dur daha öncesi de var. Geçici olarak bi yere girmiştim. Teoride hemen olup bitecek bir işti ama pratikte o kadar karmaşa çıktı ki iki ayda bitiremedik. Adamlar her akşam - abartmıyorum her akşam - "ne durumdayız" diye sordukça ben yerin dibine girdim. Lan bitmiyor bitmiyor, bitmiyor ama neden? Buna verilecek somut cevabım olmayınca küt diye kalıyorsun. Bu sefer "acaba ben aptal mıyım, ben mi beceremiyorum" diye düşünmeye başlıyorum.. Haa burasıyla ilgili bi bomba da maaşta patladı tabi. İki hafta full çalışıp iş değiştirdim ama akşamları burada çalışmaya devam ettim iki hafta daha. Sonuç? O akşamları gittiğim işten sayılmadı ve ben karşılığını almadım. Normalde tanıdığım insanlar, yardım ederdim zaten falan falan da maddi açıdan patlamış olunca çok koydu be canlar! Resmen sen bi bok yapamadım, iki hafta da kendi beceriksizliğinden geldin muamelesi yedim mınako...

Maddi açı deyince. Bu konuda fena yetersizim aslında. Boşandıktan sonra tek başıma ev geçindirme gazına geldim - sonuçta eşek kadar kadınım ve kendime yetebilirim değil mi? O işler öyle olmuyor beybi. Arada işsizlik, eksik ödeme vs de var ama işin doğrusu şu an önümüzdeki ay için önümü göremiyorum. Lan benim kredi kartım, kredim vs yok - nasıl bu kadar parasız kalıyorum? Geçen ay ilk defa üç faturamı ödeyemedim - o kadar koydu ki.. Daha da boktan olanı ben bu konularda hayatta konuşmam. Cebimde ekmek alacak param olmadığında ekmeğin küfünü kesip yedim ama kimseye param yok diyemedim. E nooldu? Paso içime atıp atıp kendimi yiyorum. 32 yaşındayım ve kendimi geçindirme konusunda yetersizim.

Bi de tabi karıncamı satmak zorunda olma durumum var. Karınca benim ikinci arabam; büyük hevesle içime sinerek sıfır aldım. Araba kullanmayı sevmiyorum (5 yaşında 17.000 km diyeyim anlayın) ama karıncaya bağlanmıştım işte. Lazım olduğunda kenardaydı, zora düşersem güvenceydi vs vs.. Ama bu sene vergilerini, sigortalarını falan ödeyemeyeceğim için elden çıkartmak zorundayım. Bizim ailede hep üst modele geçmek için satılırdı arabalar; çocukluktan öyle öğrendik. Bu sefer yetersizlikten satmak zorunda olmam ayrı bir koyuyor bana. Bi de 8-9 senedir arabalı özgür kadın imajımı da kaybedecek olmam.. (Evet, bi kadının arabası olması annemin bana aşıladığı güç göstergelerinden biriydi)

Bak para diyince aklıma başka bi şey daha geldi. Annemlerin durumu da çok boktan ama şu an kirada evimiz var (kardeşim ve ben de kirada oturuyoruz; uzun hikaye..) Neyse efem. Kardeşim yazın evlendi. Geçen aylarda annemle konuşurken biz o evi kiraya verdik, kirasını kardeşin alıyor dedi. Haaa iyiymiş dedim üstünde durmadım. Fakat son hafta gelişen bazı ailevi saçmalıklardan sonra aklıma takıldı - lan ben sizin çocuğunuz değil miyim? Bu kararı kim verdi? Neden kimse beni düşünmedi? Evlat olarak da mı yetersizim lan? Yoksa - daha da boktanı - bekar olduğum için mi dışlanıyorum? Hoş; siktiğimin ülkesinde evli değilsen eksiksin zaten (!)

Konu konuyu açıyor ya, evlilik.. Boşanmamda ben suçlu değilim aslında sonuç aşamasına bakınca. Ama yine kendimi yetersiz hissetmekten kurtulamıyorum. Geçen gün sevgilim boşanmış bi hatun için "ilişkiyi yürütmeyi becerememiş işte, övünülecek bi şey yok bunda" dedi (çok öküz oluyor bazen evet); düşündüm.. Ben de ilişki yürütmeyi beceremeyen insanlardanım demek. "Kim bilir nerde neyi beceremedim" düşüncesi geliyor mesela ara ara. "Ne eksiğim vardı? Neden beceriksiz bi hatun oldum? Olaylara bu noktaya nasıl getirdim?"..

Başka bir evlilik noktası. Bu saatten sonra evlenmeyi düşünmüyorum. Kurum olarak inanmıyor olmamın yanında gerçekten kimlik, kart vs değiştirmekle uğraşamam bi daha. hatta sevgilime "sakın bana evlenelim deme" diye ültimatom vermişliğim var. Manyak noktaya gelelim mi? Adam benimle evlenmek istemiyor diye kendimi eksik hissediyorum :) Bunu mantıklı birine anlatmam zor; hormonlarının kölesi olan kadınlar beni daha rahat anlayacaktır. Düşününce o da evliliğe inanmıyor ve istemiyor. Ammma yine de neden beni istemiyor?? Kendimi hayat geçirilmek istenen bi kadın olarak yetersiz hissediyorum. Daha da hastalıklı olan adam "evlenelim" dese doğrudan hayır çekip koşarak uzaklaşırım. Ama ego mudur ne boktur bilmiyorum saçma ruh hallerine sokuyor beni işte. Sanırım özeti şu: ben benimle evlenmek isteyecek ama evlenmeyecek birini arıyorum - evek.

Benzer olarak beraber yaşa(ma)ma mevzusu var bi de. Geçen hafta muhabbeti geçti; korkuyorum dedim. Evet, sevgilimi sürekli yanımda istiyorum ama yine de sanki evlilikmiş gibi geliyor ya, korkuyorum. Oturdum bi hafta düşündüm. O bi haftada 3-4 defa görüştük; konu odadaki fil gibi beele duruyor (en azından ben öyle düşünüyordum, meğerse benimki söylemiş ve kafasından atmış) Neyse azizim. Ben düşündüm, tarttım, kendimi gaza getirdim "korkarak yaşayamazsın" diye.. İki gün önce cesaretimi toplayıp konuyu açtım ve o da ne - bizimki vazgeçmiş! "Mantıksız değil ama çok da gerekli değil"e döndü mü konu? Sinirlendim mi? Hayır - üzüldüm. Benim kafam her zaman en kötüye çalışıyor ya, "haa dedim bu düşündü, benim yetersiz olduğuma karar verdi". Tamam, kabul ediyorum, belki farklı bir şey vardır, hatta belki mantıklı hiçbir şey yoktur. Ama bana öyle yansımıyor işte aga. Ben eksik, ben noksan..

Ben beceriksiz bi de. Lan dünyanın kilosunu verdim, sonra öküz gibi yiyerek neredeyse hepsini aldım. Her gün sağlıklı beslenmeye başlayacağım diyorum, sonra kendimi burger king'de buluyorum. Resmen irade konusunda o kadar yetersizim o kadar yetersizim ki bu kadar olur! Giyecek bi şeyim olmadığı için (geçen kış giydiklerim şu an götümden yukarı çıkmıyor) her sabah ayrı bir depresyona giriyorum; sonra oturup çikolata yiyorum. Allah belamı verse de kurtulsam lan! Sadece göt göbek değil bu bak.. Yaş oldu 32; cilde bakmanın zamanı geldi geçti.. Gaza gelip bi dünya kremler vitaminler alıyorum zaman zaman. En fazla 1 hafta yaa bi hafta. Sonra puf. Bu akşam dünya para verip aldığım gözaltı kremimin daha yarısına gelmeden bozulduğunu görüp attım ya, bi daha küfrettim kendime.

Bak bi de okul var görmezden geldiğim. Üç sene önce çalışmadan hayvan gibi puan alıp istediğim üniversiteyi kazandım. Görsen ama götüm nasıl havada :) Sonra kayıt mayıt, arada sınava gitmeler falan derken bi senedir kaydımı yeniletmiyorum. Haa nooluyor? Bu yaşa gelip hayvan gibi iş becerisine sahip olmama rağmen diplomacığım olmadığı için bi yere varamıyorum. Şu anki işime söyleniyorum ediyorum ama onlar olmasa resmen sokakta kalacaktım (sakın söylemeyin ki forsum kaybolmasın). Millet cv'mi bakacak kadar bile ciddiye almıyor. Teoride zeki olmam gerekiyor ya, pratikte sürünüyorum resmen. Hoş, diploma olsa da bi bok olmazdım çünkü o kadar çok işe girdim çıktım ki belirli bi uzmanlığım yok. Mevcut işimde yetersiz olduğum yetmediği gibi bi de yeni başlangıçlar konusunda da sıfırım. Elde var sıfır böyle bi şey.

Birazdan yatak odasına geçicem uyuma niyetiyle. Sanırım yalnızlık bana göre değil canlar. Yalnızken korkup uyuyamıyorum. Hırsızdan korkuyorum desem alarm var, cinden periden korkuyorum desem inanmıyorum zaten. Ama o yatağa geçince bi korku çöküveriyor.. Koridorun ışığı kapalı olursa sittin sene uyuyamam. Açık olunca da yatakta bi kaç saat sürünüp sızıyorum. Sonraaa.. Evi bok götürüyor. Etrafta yıkanmış katlanmayı bekleyen üç sepet çamaşır, ütüleneceklere girmiyorum bile. Resmen kendime yetmiyorum; kendi hayatımı toparlayamıyorum, kendime bi düzen kuramıyorum. Yok bak yalan olmasın, bi hafta falan kuruyorum sonra bozuluyor. Mınako..

Sanırım kendimi sevmiyorum beybiler; acaba bu dünyada bi boka yaramıyor olmamın nedeni bu kadar basit olabilir mi?

Ölsem de hepimiz kurtulsak!

(içini dökmek kalp ben)

2 Haziran 2016 Perşembe

Neler oldu neler..

Neredeyse bir yıl sonra yine hellü beybiler..

Yazmaya geri dönmemin gerekliliğini farkına vardım yine. Bu blog diyet motivasyonu için başlamıştı; mümkün olduğunca o formattan çıkartmak istemedim. Belki de hayatımın en saçma dönemlerini bu yüzden yazmadım. Belki de enerjim yoktu, belki de paylaşmaya hazır değildim. Emin değilim aslında.. Ama şu an anlatmanın iyi geleceğini düşünüyorum. Hoş - kendim çalıp kendim oynuyorum bu sayfalarda ama bazen kendine de tekrar tekrar anlatmak gerekiyor değil mi canlar?

Şu an hem deli gibi yazasım var, hem de aslında istemiyorum. Neyse, bi yerden başlamak lazım yine (milyonuncu kez). Özet geçiyorum.

Boşandım, işe girdim, hayatımın en ağır depresyonuna girdim, işten çıktım, her şeyden çıkmaya çalıştım çıkamadım, iki aydır da toparlanıyorum işte..

Oh tahminimden kolay oldu ayol :) Ve tahmin ettiğiniz gibi bu kısacık özetten milyon tane post çıkabilir. Kader kısmet artık..

Bu arada... Bugün çoook eski bir yazıma yorum yaparak gelen bildirimle beni tekrar buraya sokan adsız - teşekkürler :)