Öncelikle diyet tatsızdır tuzsuzdur bi kibrit kutusu peynir 30 gram köftedir kalıbının dışına çıkarak okunması gereken bi yazı olacağı konusunda ön bilgimi şuraya bırakıyorum. Yılların obezi olarak 1235461352 farklı diyet yaptım ve daha önce hem gözümün, hem de karnımın bu kadar tok olduğunu hatırlamıyorum. Lakin bu dediğim Dukan övgüsü olarak algılanmasın - bi diyete tamamen aşık olabilmem için hem sağlık değerlerimin düzgün olması (bu pazar kan vereceğim) hem de giden faking yağların geri gelmemesi gerekiyor. Bu da uzun vadeli bi süreç olduğum için şimdilik sadece flörtümüzün iyi gittiğini söyleyebilirim :)
Gelelim yediğim dünyalara.. Kendime not olsun diye yaptıklarımın fotoğrafını çekme huyum var - hepsini değil ama çoğunluğunu. Bu sayede bi kısmını da buraya ekleyebilirim. Yemek bloggerı olmadığım için detaylı tarif vs yazmayacağım tabi ki, ama merak eden olursa fırın başında mal mal baktığım süreye kadar ekleyebilirim :) Haaa bi tane daha dipnot; mutfakta çok başarılı değilim. Bu yüzden yemeklerim en bi basit, en bi pratik, en bi kolay olanlar. Obeziz diye illa aşçı mı olacaz ayol? Hem zaten süper yemekler yapabiliyor olsam bu kadar dışarıdan söylemezdik değil mi? Cık cık cık...
Kalınlığı da böyle :) |
Normal yaptıklarıma göre köftesi biraz az oldu (dolaptan yanlış kıymayı çıkarmışız) ama tadı lezizdi valla :) İçinde hardal ve turşu olduğunu da belirtmeden geçemiyciiim. Üstelik bi tanesini zor bitirdik! Bitirdik de.. Aç gözlü olmaktan kurtulamadığım için bunun yanına bi de kısır yaptım utanmadan. Onun neredeyse yarısı çöpü boyladı, ben de tüm gece (şu an olduğu gibi) "çok yediiiiim" diye gezindim evde.
Kısır dediysem karnıbahar kısırı beybüler :) Karnıbahar çok şizofren bi sebze. Kendisini rondodan geçirip kavurdum, sonra da bulgur pilavı gibi soğan+salça+suyla pişirdim. İtiraf ediyorum - aslında bunun pilav olması gerekiyordu. Lakin için tuz koyarken tuzluğun kontrolünü kaybedince o tuz deposuna dönüştü, ben de limonu basıp kısıra dönüştürdüm. İşin doğrusu tadı gerçek kısırı aratmadı gibi, üstelik bulgur şişkinliğini de yapmadı - en azından insan gibi yeseydik yapmazdı diyorum.
Bu aralar gidişatımız fena...
Bugün ise iki yumurtalı, lorlu ve fümeli omletle günü başlattım; öğleden sonra tavuk ızgara ve ayran ile atlattım, akşamında ise fırında somonla tamamladım. Balık aşkım diyetten sonra başladı ve - ne kadar çok söylesem de günah çıkartıyorum sayın - kendilerini pek bi seviyoruz. Gerçi fiyatının bu kadar pahalı olmasından memnun değilim, ayda 2-3 kez tabağımı ziyaret etmesi yetiyor bana.
Peki bu kadar mıydı? Hayııııır! Sabah şekerpare denedim, tüm yulaflı tatlılarda yaşadığım sıkıntıyı onda da yaşadım maalesef. Kepeği tuzlularda çok seviyorum ama tatlıya yakışmıyor be güzelim. Hem koku, hem tad bana göre olmuyor. Dolayısıyla şekerpareciklerim de çöpü boylayan denemelerden oldu. Lakin benim hala iki kaşık hakkımı kullanmam gerekiyordu. Dırırırırıırır - helva? Deli gibi kavurduğumdan olabilir ama helvamsı arkadaş un helvası tadına oldukça yaklaştı. Hatta onun kadar ağır bile oldu, bu yüzden yarısı sehpanın üzerinde bana bakıyor hala. Neyse gece uzun, bi ara mideye indireceğim mecbur.
Mecbur dedim, şaka gibi değil mi? Kepek hakkımı doldurmam için o helvanın kalan kısmını mecburen yemeliyim :)
Peki günü sorusu nedir? Dukan sayfaları aslında çok yememiz gerektiğini, ne kadar çok yersek o kadar verimli kilo vereceğimizi iddia ediyorlar. Ben ise bu kadar yedikten sonra nasıl kilo vereceğimi düşünüyorum. O yüzden yine kendimi kobay olarak kullanıyorum ve 3 vakte kadar bu teorinin doğruluğunu kontrol ediyorum. 3 vakit dediğim de yarın sabah aslında (içimdeki falcı beyaz bayraklı bina ve sıkıntı görüyor, hem de göz var) Dün sabah 79,3 gösterdi tartıcığım. Yarın sabah genel gidişatıma göre 79 - 79,1 olmam gerekiyor. Oysa bana 80'e gidecekmişim gibi geliyor. En kısa sürede edit maharetiyle hep beraber görelim bakalım.
Bu arada kilomu söyleme gerginliğini koyverdim gitti, fark ettiniz mi?