8 Ekim 2014 Çarşamba

Dukancan'ın bayram günlüğü

Bayramdı ziyaretti derken diyet mi yapılır demeyin, yolarım!

Bloga ilk başladığımda özel günleri fantastik bahaneler olarak kullandığımızı yazmıştım beybiler; bu bayramda da bir takım el öpülen dış mihrakların bu bahanenin arkasına saklanarak diyet bölücü güçler olarak çalıştığını hepimiz görmüş olmalıyız. Benim evimde bile bir kova dolusu ev yapımı baklava var şu an mesela, hiç beklemediğim yerden geldi. İzmit dönüşü beyim beyime aldığım pişmaniyeleri de sayarsak tatlı stoğumuz zombi saldırısında 17 ay idare etmemize yetecek konumda. İlk gün aile ziyaretlerinde masadaki hain yiyecekleri de düşünürsek - oy oy oy..

Piki ben ne yaptım? Bu tuzaklara düştüm mü - hayııııııııır! Yaklaşık iki aylık diyet gazımı şöyle açıklayayım; son zamanlarda kilo alan annem, kardeşimle durduğumuz mola yerlerindeki irademi duyduğunda telefon açıp "sen bile boğazını tuttuysan ben de yapabilirim, ben de diyete başlıyorum" diyecek kadar şaşırdı. "Sen bile" kısmına vurguyu tekrar yapmak isterim ki bundan önce nasıl bi iştaha sahip olduğum gözde daha kolay canlansın. Bu kadın, bana zamanında sırf midem bulansın ve yemeyi bırakayım diye önüme büyük kutu Ece çikolata koymuş, kutunun bir oturuşta bitmek üzere olduğunu görünce afallayıp zayıflamamdan umudu kesmişti. Kutuyu hatırlamayanlar için bayıla bayıla yediğim lezzetli minikler ahan da bu!


Yenir ki bu!
Gelelim benim günlüğüme.. Varan bir - annede kahvaltı. Annemin kahvaltıları meşhurdur, sabah sabah üşenmez hep çılgın alışverişini yapar, hem de üşenmeden börekler poğaçalar pişirir. Bir gün önceden arayıp uyardım, börekle çörekle gelme bana, etli butlu şeyleri de çıkarma, masum masum yiyeceğiz. Kilo vermemi desteklediği için bi yere kadar sözümü dinlemiş sağolsun, kalanını da ben hallettim. Evden çıkmadan önce ben duştayken ekmeğim de fırında pişiyordu. Giderken ekmeğimi ve diyet peynirimi aldım, orada da bi kaç zeytin, yumurta ve sp günüm olmasının avantajıyla domates salatalıkla zenginleştirdim ve ta taaaa - oldu mu sana dukan kahvaltısı? Zaten iki yıldır falan giyemediğim elbisemin bol gelmesiyle uyandığım bir sabahtan başka bi şey beklememek lazım :)

Varan iki - kayınvalidede yemek. Arkasından konuşmak gibi olmasın, kayınvalidem hem çok lezzetli yemekler yapar, hem de yedirmeyi çok sever :) Bu aralar anlaşamadığımız bir nokta var ama - kilo vermemi pek sevmiyor. Yüzüm çökünce sanki sağlıksızmışım gibi geliyor ona sanırım, "tadımlık yemek diyet bozmaz"ı da bonus eklersek gel tezkere gel tezkere.. Gerçi onu da önceden uyardığımız için dolmadır içli köftedir ziyafetine girmemiş sağolsun, sadece yanımda götürdüğüm tavuğu pişirirken lezzet ekleme amaçlı un/yağ ekleme direncini gösterdi. Pis gelin olarak onu mutfaktan kovarak akşam yemeğimi kendime göre pişirdim yine de :p Son taktik olarak Cihan'a yemek gönderirken fazla fazla koyup "belki sen de biraz yersin" dediğini görmezden geliyorum - boşuna çöpe gitti zavallıcıklar..

İkinci gün kuzenime gittim bi gecelik kalmaya. Son dakika gelişmesi olarak kardeşimin de Bursa'ya gidecek olması beni otobüs işkencesinden kurtardı, kardeş kardeş yolculuk yaptık. Erçağ da yemek yedirmeyi sever (çevremdeki herkesin benzer yapıda olması tetiklemiş olabilir mi acep?) İlk test milkshake ısmarlama teklifiyle geldi, başarılı bir salvo ile marketten kutu zero alıp atlattım. Dönüşteki ikinci durum ise itiraf ediyorum daha zordu. Yılmaz bir fast food aşığı olarak, kardeşin karşımda yediği Big King'den çok patatesler cezbetti beni. Zaten değiştirdik ettik reklamından beri merak ediyordum, 20 santim ötemde acıklı gözlerle bana baktıklarını fark ettiğimde iyice sarılma içgüdüsüyle doldum. Kardeş de al bi tane dene dediğinde.. Kahvemden yudum sigaramdan nefes hoop gitti patates - tadarsam topum! Düşünürsen çok acıklı durum la bu arada - karşımda biri patates yiyor, ben nasıl olmuş güzel olmuş mu daha mı çıtır daha mı dolgun diye bilgi almaya çalışıyorum; Emrah filmi olsa ağlatır valla.. 

Kujen kısmı ise daha kolaydı; yemekle çok alası olmayan anlayışlı hatun olarak benimle beraber markete gelip tavuğumu yoğurdumu neyin aldı, karşılığında ona ve Mari'ye (kedi/yeğenimiz) lezzetli bi yemek yaptım. Pazar günü için ekmeğimi sabah yapmıştım zaten, pazartesi için ise malzemeleri ölçüp yanıma aldım, orada iki yumurtayla çırpıp fırına verdim ve non-stop Dukan beybi dım tıs dım tıs dım tıs. Neden dım tıs danslar neyin peki? Yemin ederim böyle yazarken ben bile inanmıyorum kendime çünkü. Hangi ara bu kadar iradeli bi insan oldum, hangi ara kendimi kontrol etmeyi öğrendim ben de bilmiyorum. Neden bu kadar kafayı bozdum, onu da çözemiyorum. Şu ara emin olduğum tek şey işe yaradığı, kendimi de iyi ve sağlıklı hissediyorum - daha ne olsun ayol :)

Bugün tam 50 gün olmuş; verdiğim kilo 9,6 kg. BMI 30,6'ya düştü - meali 1,9 kg sonra klinik olarak obez kategorisinden çıkıyorum, fazla kilolu sınırlarına geçiş yapıyorum. Şu an bunu öngörebiliyor olmak bile nasıl bir şey anlatamam. Daha açıklayıcı olmak adına şuracığa iki yıl önce 10 kg daha verdiğimi ekleyeyim; yani iki yılda yaklaşık 20 kg puffff! İki sene önce 38 BMI ile 2. seviye obezdim, sonra sınırdan sadece obez oldum, buradan da fazla kiloluya düşüş - benim için mucize!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder