Bugün bi enerjiğim bi enerjiğim sormayın! Yapmam gereken bi dünya iş var - harç yatırmak için Halk Bankası bulmam lazım (o kadar yok ki şehir efsanesi olduğuna karar verdim) sonra gidip yemekhanede yardım etmem lazım, akşam da eve gelip hem çalışıcam hem de yemek ve ütü yapıcam. Bakalım sabahın buz gibisinde beni ayıltan duş tüm gün yetecek mi ommmmmm...
Gelelim geleneksel iki haftalık özetimize. Kargalardan daha pozitif olmamın nedenlerinden biri de sevgili Dukan amca aslında. Nitekim sabah tartılıp 8 kiloya elveda dediğimi görmek oh la la gazına sokmuş olabilir. Dün D.S. (Dukan'dan sonra) ilk defa ofise gidip oradaki insancıkların aaa kilo vermişsin lafını duymam da etkili oldu tabi. Alyansımın parmağımdan düşüyor olması da güzel bi şey (evli barklı olarak alyanssız gezmiyoruz tabi höyt, baş parmağıma takıyorum şimdilik). Bi deee az önce giyecek kışlığım olmadığı için göbüşün taştığı meşhur kotumu da denedim - hala accık fazlalık var ama bol bi tshirtün kapatamayacağı kadar değil! Dur giyeyim hatta gidip. Şu an yumurtalarımı yiyor ve pantolonumun içinde ağlıyorum biliyor musun? Ayh bu sabah pek bi şımarığım ayol :)
Öhöm. İtiraf zamanı geldi çattı. Hep ağzıma Dukan dışında bi şey sokmuyorum diyorum ya, birazcık yalanımsı olabilir. Aslında suç benim sayılmaz, (ben iyiyim de çevrem kötü) ama yine de durumu değiştirmiyor şekerler. Açıklıyoruuuum peynir. Dukan'a göre peynirlerin en fazla %2 yağlı olması gerekiyor, lakin güzel ve yalnız ülkemde bu oran sadece böreklik lorlarda var ki o da hepsinde değil. En ufağından en hiperine tüm marketleri talan ettikten sonra buna emin oldum. Bu gözler %14 yağlı diyet peynir bile gördü! Ben de "çaresizlikten" %7-8 oranlı olanları tükettim hep. Ezine manyağı olarak peynirsiz bi hayat yoo yoo dostum.. Ben de minimumda tuttum tüketimimi. Usturuplu peynir bulsam sınırsız yiyebilecekken kibrit kutusu ayarında takılıyorum mecburen - bu da bi şey sayılır bence.
Peki kriz? Dolaptaki çikolatalar hala arada aklımı çelse de kendileriyle mesafeli bi ilişki sürdürmeye devam ediyoruz. Garip bi şekilde tatlı, karbonhidrat vs krizleri pek yaşamıyorum, fakat dün Migros'ta ufak bi raftaki her şeyi yeme isteği patlama yapmadı değil. Her şey beyim beyimin kaşar/salam sandviçlerinden sıkılmasıyla başladı.. (Flashback) Fıstık ezmeli/reçelli çeşitler denemek istediğini söyleyen Cihan için Esra o alçak hain fak yu reyona girer. Fıstık ezmeleri Nutella'larla yan yana kuzu kuzu yatmaktadır. Sürülebilir kıvamda olanını bulmak için ürünleri bi süre inceleyen zavallı Esra tüm kavanozların dibini görüp göbeği açık bi şekilde reyonda kendinden geçtiğini gözünde canlandırmaya başlar. Hatta sevmiyor olmasına rağmen reçeller bile çok çekici gelmektedir. Silkinir, kendine gelir, reçelini ve ezmesini alıp yeşilliklere doğru ilerler..
Kafamdaki ben |
Gerçi geçen hafta donut, ondan önce Raffaello, dün de Nutella aşerdiğimi düşününce 6 haftadır tatlı cubur yemiyor olmamın yavaştan açığa çıktığını söyleyebilirim. Her ne kadar kriz şeklinde gelmemiş olsa da sağlıksız tatlı bağımlılığım ufaktan "ben buradayım" der gibi gibi. Süper fantastik irademle bunu da durduracağıma inanıyorum. Ohannes, belki de senelerdir ilk defa kendime gerçekten inanıyorum yemekten uzak durma konusunda. Güzel bi duyguymuş, sevdim :) Belki de D.S. bu bağımlılığımı tamamen yok edip yemek için yaşamayı bırakıp yaşamak için yemeye başlarım, ne dersiniz? (Gel klişe geeeel geeel geeel)
Bu arada.. Daha önce pek bol gelen kıyafetim olmadığın için bilemiyorum - pantolonun göbekten dar arkadan oldukça bol olması popişin hala fazla büyük olduğunu gösteriyor olabilir mi? Yoksa benim vücudum zayıfladıkça yamuk yumuk bi hale mi geliyor? Ühü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder