1 Eylül 2014 Pazartesi

Umutsuzluk mu desem, sabırsızlık mı?

Obezlerin depresyonu daha mı "düzenli" oluyor acaba?

En azından ben günübirlik de olsa düzenli olarak depresif olabiliyorum. Benim manyaklığımla bağlantılı olabilir belki, ama yine de bugünkü mutsuzluğumun doğrudan göbeğimle etkili olduğunu düşünürsek belki de herkes böyledir, bilemeyiz ki? Çünkü biz hep "çok mutlu ve kendisiyle barışık" insanlar olduğumuz için mutsuzluğumuzu - özellikle bu konulardaki - pek paylaşmıyoruz. Elimde yeterince data yok. Ama kendim üzerinden gitmek gerekirse..

Şimdilik 3,6 kg verdim. Normal insanlar için bu süper bi sayı olsa da benim açımdan yaklaşık kulak memem boyutunda olduğu için pek bi şey ifade etmiyor(du). İki gün önce mutfakta 4 tane 1 litrelik şişeyi yanyana görüp "oha ben bu kadar mı verdim" mutluluğuna girdim ve tabir-i caizse götüm kalktı. Ahahahahha zayıfladım ben tribine girip pazartesi dışarı çıkarken süslenmeye karar verdim. Sonuçta etek giydiğimde göbeğim çıkmayacaktı, değil mi? Nah çıkmadı (öhöm). Dün akşamdan ojelerimi sürdüm, bacaklarımı aldım, sabah kahvaltımı ve dışarıda yiyeceğimi planladım.. Sonra bu sabah duştan çıkıp eteği denedim ve göbekçiğim tüm haşmetiyle melaba dedi. Laaaaaaaaaan?? O zaman tartının verdiğimi iddia ettiği kilolarım nereye kayboldu?

Yeni işim için toplamam gereken evraklarım var, ama şu an hiç dışarı çıkasım yok. Bi haftadır evimin güvenliğinden ayrılmamış olmam da etkili olabilir tabi, ama yine de asıl patlamayı kuaförü düşününce yaşadım sanırım. Kaşlarımı kendim aldığım için kuaföre pek gitmiyorum. Ama yine kaşlarımı kendim aldığım için bi noktadan sonra yamukluğun dibine vuruyorlar ve senede bir falan Fatoş Abla'ya düzelttirmeye gidiyorum. "Ayna ayna söyle bana yine mi senenin o zamanı geldi?" soruma evet cevabını alınca bugün gitmeye karar vermiştim - nasılsa yolumun üzerindeydi. Sonra gözümün önünde gittiğimde yaşanacaklar canlandı, en vurucu noktası "Aaaa sen kilo almışsın, evlilik sana yaradı, ama olmaz böyle, daha gençsin, vermen lazım, bilmemkimin kızı eşeenbacaa diyetiyle 15 kilo verdi incecik oldu, sana listeyi bulayım istersen" benzeri cümleler olacağı için gitmek istemiyorum. Gerçekten, bugün bunları kaldırabilecek kafada değilim.

Bizler için uzun zamandır görüşmediğimiz insanlarla aynı ortamda buluşmak çok zor olabiliyor. Senelerdir görmediğiniz biri.. Bu konu çok uzar - ayrı bir sayfaya taşımak lazım.

Sabırsızlık kısmı ne peki? Tartı gülücükler atıp rahatlarken ben bedenimde bi fark görmüyorum ya, sanki bi işe yaramıyormuş gibi geliyor. Bu da motivasyonumu dibe atıyor ve ruh halime göre kendimi ya vazgeçip yemeğe, ya da gaza getirip spora veriyorum. İkisi de zarar veriyor sonrasında. Sporun nesi zararlı dediniz di mi? Bel fıtığı olan obez birinin yürüyüş, yüzme gibi şeyler dışında çok da gaza gelmemesi lazım sağlık açısından. Oysa içimdeki sabırsız hasta ruhlu manyak ortaya karışık bir aerobik/pilates/yürüyüş/bisiklet atmaya çalışıyor; hem de aynı gün içerisinde. Kıçımı iki gram daha hareket ettirirsem yarın sabah incecik uyanabilirmişim gibi! Sonuçta da bel ağrısıyla yatağa girip günlerce hareket edemeyerek leziz bir kısırdöngüye giriyorum. Yemeğe verme konusunda girmeye bile gerek yok değil mi?

Çok uzattım. Bugün ikametgah almaya gidesim yok işte, yok. Tek istediğim yazmak ve alışveriş yapmak. Sanırım gidebileceğim en uzak nokta evimin 15 dakika ilerisindeki Migros olacak. Neyse, en azından sağlıklı şeyler alacağım - o da bi şey!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder